Su ve Ateş Filmi Eleştirisi

0 124

Uçakta başlayıp Londra sokaklarında devam eden ve sıkıştırılmış bir TV dizisi kıvamındaki ilerleyen film, ilk yarısı boyunca oldukça keyifli Londra manzaraları izletiyor. Bu vesileyle Londra’da son derece etkin bir Mardin aşireti olduğunu da hayretle görüyoruz. Öyle ki herkesin silah taşıdığı, bazı hastanelerin ve doktorların bile aşiretin kontrolünde olduğu bambaşka bir İngiltere var karşımızda. Asmalı Konak dizisindeki Seymen Ağa karakteri artık Özcan Deniz’in içine nasıl işlemişse Seymen’in adını Haşmet yapıp salmış Londra sokaklarına. Haşmet’in biricik aşkı Yağmur ise bir Eğe kasabasından kopup İngiltere’ye gelmiş tam bir sevgi pıtırcığı. İkilinin Yeşilçam filmlerinden fırlamışçasına birbirlerine dokunmaya bile kıyamayan halleri insanın içini ısıtsa da gereğinden uzun tutulmuş sahneler e hani artık, işler ne zaman sarpa saracak diye bekleyen seyirciyi sıkabiliyor. Çünkü filmin sürprizlerini bolca açık eden fragmanından da biliyoruz ki her şey böyle tozpembe devam etmeyecek.

Her şeye rağmen yüksek bütçesinin hakkını
vermek için olsa gerek mutlu mesut Londra sahneleri epey uzun tutulmuş.
Belki de iyi yapılmış, çünkü hikâye Türkiye’ye taşındıktan sonra tam
anlamıyla ağalı-aşiretli bir televizyon dizisi izlemeye başlıyoruz. Az
ama öz konuşan ağır ağabeyler, şaşalı konaklar, hanım ağalar ve tabii
olmazsa olmaz silahlar. Hele iki düşman aşiretin buluştuğu bir toplantı
sahnesi var ki evlere şenlik. Yönetmen Özcan Deniz, madem paramız var
kadroyu geniş tutalım demiş olacak ki bu önemli toplantıya iki aşiretin
tüm erkek üyeleri katılmış. Hepsi siyah takım elbiseler içinde bir sürü
esmer adamın her an birbirinin kafasına sıkmaya hazır halleri gerçekçi
olmanın çok gerisinde. Diğer yandan bir Güneydoğu aşiretinde kadınların
daha muhafazakâr giyinmesi ve toplum içinde daha ağırbaşlı hareket
etmesi yönündeki beklentimi tamamen kendi bağnazlığıma bağlıyorum. Yine
de filmde kadın karakterlerle ilgili bir sorun olduğu açık. Misal
Yasemin Allen’in canlandırdığı filmin esas kızı Yağmur, serbest yaşam
tarzına rağmen kendi hayatına dair inisiyatif almaktan uzak tam bir
etkisiz eleman olarak çizilmiş. Hayatının akışını varlığıyla ya da
yokluğuyla erkeğin belirlediği Yağmur karakterinin karşısına konulan
aşiret gelini, daha güçlü bir karakter sergilese de o da gücünü
sevilmemişlikten alıyor. Yani önümüze sunulan kadın karakterleri ya
sevilen ve korunan ya da sevilmediği için şirretleşmiş örnekler. Artık
bu senarist Özcan Deniz’in “kadın” algısı mıdır yoksa toplumun
beklentisini karşılama çabası mıdır bilinmez ama ortada bir sorun olduğu
aşikâr.

Su ve Ateş film sayfası ve seans bilgileri için tıklayın.

Bunları da beğenebilirsin

Cevap bırakın