Batman v Superman: Dawn of Justice Film İncelemesi

0 162

Uzun zamandan beridir beklediğimiz Batman v Superman: Dawn of Justice vizyonda! Justice Leauge’in temellerinin atıldığı, bir giriş filmi olarak nitelendirilen Batman v Superman’in detaylı incelemesi.

Film çok dolu, çok acayip geçen iki saat otuz dakikanın her anı hikaye, gösteri ve görsel efektlerle doldurulmuş. Gayet gürültülü, acemice ve her sahne ünlem işaretiyle noktalanmışçasına vurgulu ve coşkulu. Ne yazık ki, eski Macbeth’den bir sözü akıllara getiriyor: “Söyleyeceğini çatılardan yüksek sesle bağırıyor olman önemli bir şey söylediğin anlamına gelmez.Batman v Superman’de bir çok ilgi çekici büyük anlar olmasına karşın içerik tamamen yanlış, iki böceği bir kavanoza koyup, çalkalayıp dövüşmelerini izlemeye benziyor.

Batman v Superman: Adaletin Şafağı Filmi

Ve tabii Batman (Ben Affleck) ve Superman (Henry Cavill) dövüşüyorlar.  Sözde savaşı kimin kazandığını açığa çıkarmadan şunu söyleyebiliriz ki en önemli dövüş herkesin karıştığı savaş bölümü. Filmin bu bölümü için konuşursak ortaya konan gösteri oldukça eğlenceli. Ancak bu sahneler için de beklediğimize değdi diyemiyoruz çünkü o anlara gelene kadar yaşananlar fazlasıyla sıkıcı ve acemice. Batman v Superman: Dawn of Justice’in yaklaşık bir buçuk saati çıkarıp atılabilirdi ve hikayede hiçbir eksiklik veya değişiklik olmazdı. Atılabilecek sahnelerden çoğu maalesef Superman ile ilgili olurdu, çünkü Çelik Adam’da olan bir çok çatışma ve çelişki bu filmde çok fazla yer alıyor. Çelik Adam iyi bir filmdi ve sonucunda Superman karakterini ve karakterinin ortaya çıkışıyla ilgili doğru hikayeyi bize kazandırdı. Ama Kal-El’in Çelik Adam’da üstesinden geldiği bir çok olay ve mücadele fazlasıyla usandırıcı ve gereksiz bir şekilde Batman v Superman’in başlangıcında tekrar işleniyor.

Batman v Superman: Adaletin Şafağı Filmi

Diğer yandan, Batman hiçbir ruhsal çatışması olmadan karşımıza çıkıyor. Bruce Wayne mücadeleye hiç tereddütsüz giriyor ve bu Batman’in en iyi yönlerinden biri olarak filme yansıyor. Çoğu izleyici gibi biz de Ben Affleck’i tek başına bir Batman filminde görmekten mutluluk duyardık. Batman önceden bildiğimiz gibi; gündüzleri çok zengin bir playboy (ilginçtir ki bu filmdeki Bruce Wayne rezervasyonu olmadan istediği yerde içki alemleri yapıyor, şeytanlarıyla bir çok insanın yaptığı gibi başa çıkıyor) ve akşamları kara şövalye. Alfred (Jeremy Irons)’de oldukça etkileyici ve Affleck ile Irons’ın tarifi zor kimyası keyif verici, öyle ki izleyiciyi daha fazlasını istemeye itiyor. Bruce’u ilk defa Çelik Adam’ın son savaş sahnesinde Metropolis’te görüyoruz. Olayların bu oluş sırası filmin en iyi yönlerinden biri; Çelik Adam’da olayları dışardan bir göz gibi, tanrının dünyayı izlediği gibi bir görüşte izlerken bu filmde filmin içindeymişçesine, o dünyada biriymişçesine bir görüş açısıyla izliyoruz ve Zack Snyder aksiyonu çarpıcı ve keskin bir hassasiyette kameradan bize aktarıyor. Binaların çöküşünü izlemek korkuyu derinde hissettiriyor. Man of Steel’da felaketlerden uzak kalmıştık ama bu filmde felaket hep var ve sonuçları korkunç. Şirketinin binasını çöküşünü ve binlerce insanın ölümünü gören Bruce Wayne’in harekete geçmek için başka bir sebebe ihtiyacı olmuyor. Bruce öfkeyle gökyüzüne Superman’e baktığında Superman‘i defetmek için hiçbir şeyin onu durduramayacağı adam olacağına bizi inandırıyor.

Batman v Superman: Adaletin Şafağı Filmi

Bunun haricinde film rutin bir şekilde devam ediyor. İzleyiciye tonlarca açıklama veriliyor ve filmde kurulan bilimkurgu dünya sıkıcı gelmeye başlıyor. Chris Terrio ve Zack Snyder bu bilimkurgu dünyada açıkça inşa edilmesine hiç gerek olmayan yapıları da kurmuşlar. İzleyicinin kafasında pek çok çeklişki ortaya çıkıyor, film de “nasıl” ve “neden”ler bu kadar uzatılmadan daha kolay bir yolla anlatılabilirdi. Bunun yanında bu tarz filmler içinde şimdiye kadar ki en kötü kötü adam performanslarından biri olan Jesse Eisenberg‘in Lex Luthor performansına katlanmak gerekiyor. Eisenberg sahnelerinde tebessüm ederken ve repliklerini alışılmış üzere kekeleyerek söylerken film adeta buz kesiyor. Filmde böyle bir Lex Luthor karakteri yaratılması baştan sona yanlış çünkü çizgi romanlardaki Lex Luthor her yönden kendinden emin ve diğer süperkahramanlar kadar dürüst bir karakterdir. Aslında, Luthor kendini gerçek kahraman olarak kabul eder ve bu sonradan çıkan uzaylı durumunu onun statikosunu sarsacak bir etken olarak görmez. Ancak bunun yerine bu filmdeki Lex Luthor tanrılar dünyasındaki insanlığın iyiliği hakkında fazlaca çene çalıyor. Ayrıca film Lex Luthor’un Superman’dan neden nefret ettiğini açık ve başarılı bir şekilde yansıtamamış. Batman‘ın Superman’a öfkesi ise daha doğru aktarılabilmiş. Eisenberg’in “Sosyal Ağ” daki performansını kim böyle bir çizgi roman filmine taşıma fikrini ortaya attıysa tamamıyla yanlış bir hesap yapmış.

Batman v Superman: Adaletin Şafağı Filmi

Amy Adams, he zaman başını derde sokan ve bir arkadaşına yardım etmek veya hikayesini öğrenmek için kendini isteyerek zor durumlara sokan Lois karakteri olarak eğlenceliydi. Lois bu filmde kurbanlardan biri değil ve Adams bu konuda iyi bir iş çıkarmış. Maalesef bu sefer kurban rolü Diana Lane tarafından oynanan Martha Kent‘in ancak Diana Lane iyi değerlendirilememiş. Yardımcı rollerin çoğunun oyuncu seçimi çok iyi yapılmış ama uzun açıklamalar ve ağır diyaloglar verilerek sıkıcılaştırlımış. Terrio ve Snyder sanki filmi sıradan insanlar için yazmamışlar çünkü Batman v Superman: Adaletin Şafağı‘nın en büyük problemi hiç bir karakterle kendinizi ilişkilendiremiyor olmamız. Karakterler ikonik olmasına ve gerçek hayatta karşılaşmayı beklememize rağmen, kibirli ve çok az mizah içeren kişilikler olarak yansıtılmaları iyi olmamış. Özellikle Superman, Man of Steel’da Henry Cavill‘in iyi iş çıkarmasına rağmen bu filmde Bruce Wayne tarafından kolayca üstesinden gelinebilecek bir karakter olarak yansıtılmış. Kal-El’in çelişkilerini daha önce izledik, bu filmde bu konulardan uzakta başka bir yerde olmalıydık. Maalesef Superman karakteri hayal kırıklığı yarattı. İlk filmde Superman’in Zod’u öldürdüğünde üzülenler varsa, Batman v Superman: Dawn of Justice’te sıkı dursun bu film muhtemelen sizi göz yaşlarına boğacak. Bu filmdeki Superman (ve tabii Batman) öldürmekten tereddüt etmeyen karakterler. Eğer bu konuda çıkmaz noktalarınız varsa filme gitmeden bunu aşmanız gerekir. Neyse ki, Gal Gadot‘un Wonder Woman‘ı biraz daha görmeyi istediğimiz tarzda bir süperkahraman ve bu karakteri kendi filminde izlemek için sabırsızlanıyoruz. Müthiş bir performans.

Batman v Superman: Adaletin Şafağı Filmi

Batman v Superman bir çok şey olmak istiyor. Dayatmacı bir tarzla Batman‘in yeniden tanıtımı olmak istiyor ve başarıyor. DC Comics’in koca tarihinde örnek alınacak bir etki yaratmak istiyor – Farnk Miller, John Byrne, Grant Morrison, Dan Jurgens gibi isimlerin çalışmalarının bıraktığı etki gibi- Bu isimlerin yarattığı bazı etkiler hala görülüyor mesela öyle ki Martha Wayne‘in inci kolyesinin kırılıp dökülme sahnesini 457 sefer gördük. Sonraki filmler için DC’nin genişleyen dünyasını tekrar yaratmayı istiyor ve bu uğurda Batman v Superman: Dawn of Justice çok vakit harcayıp konudan uzaklaşıyor. Gelecek devam filmlerin kendi ritimlerini yakalayıp artistik açıdan başarıyı yakalamaları oldukça mümkün ama Batman v Superman: Adaletin Şafağı hikayeyi çok dolambaçlı yollardan anlatmış ve tamamıyla uyumsuz bir akış izlemiş. Karakterler ufak şeylerden etkilenip saçma şeyler yapıyorlar. Son savaş merhametsiz ve büyük ölçekli. Batman v Superman hikaye olarak çok iyi bir film ama filmdeki olmaması gereken gerçekten çok yanlış ögeler filmin boşa gitmesine sebep olmuş. Batman v Superman ahenksiz, gürültülü, kendini beğenmiş ve gelişigüzel bir eğlence. Warner kardeşler bu filmlerle gitmek istedikleri yola, yöne çok dikkat etmeliler çünkü gösteriler büyük olsalar da keyif vermeyince bunaltıcı olabiliyor. Ben Affleck‘i Batman olarak, Gal Gadot‘u Wonder Woman tekrar görmekten mutluluk duyarız. Geri kalan karakerler için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil.

İyi seyirler.

Bunları da beğenebilirsin

Cevap bırakın